1- Victor Hugo-Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Fransız edebiyatının önemli eserlerinden olan bu kitapta yazar idam cezasına mahkum edilmiş birinin duygularını ve düşüncelerini yansıtıyor. Kitabın başından itibaren bu kişi ölmeye bir adım daha yaklaşıyor ve yaklaştıkça duyguları yoğunlaşıyor. Ailesini, kızını, geride bıraktıklarını düşünmeye başlıyor. Yazar, siyasi ve toplumsal düşüncelerini ele aldığı bu kitapta idam cezasının ne kadar yanlış bir şey olduğunu bize yansıtır, ölüm hakkındaki ve toplum hakkındaki düşüncelerimizi sorgulatır. Eser, sayfa sayısına da bakıldığında bir günde bitirilebilecek en güzel eserlerden biridir.
2- Herman Melville-Katip Bartleby
Varoluşcu felsefenin en önemli yazarlarından olan Albert Camus'nun "Yabancı" adlı eserini andıran bu eser, Bartleby adında yine topluma yabancılaşmış, kendini soyutlamış bir kişinin yaşadıklarını anlatıyor. Bartleby, toplumda kendini kabul ettirmiş birtakım kurallara uymamakla birlikte bu kuralları reddeder. Kendisine verilen ve yapması gereken bir iş olduğunda onu "yapmamayı tercih ederim" diye açıklar. Onun bu davranışları etrafındaki insanlara her ne kadar tuhaf görünse de yazar bize asıl tuhaf olanın ne olduğunu sorgulatır. Baş karakter olan Bartleby'nin gözünden baktığımızda pek çok şeyin farkına varmamızı sağlayacak olan bu eser yine 1-2 saat içinde bitebilecek eserlerden. Ayrıca "Yabancı" adlı eseri sevenlerin yine mutlaka seveceği eserlerden biridir.
3- Moliére-Hastalık Hastası
Moliére, Fransız edebiyatının en iyi komedya yazarlarından biridir. "Hastalık Hastası" adlı eseri de onun en başarılı komedyalarından biri. Eserde adından da anlaşılacağı üzere hastalık hastası birisi var ve bu kişinin aslında böyle olmasının sebebi onu çıkarları için kullanan, bir nevi onun üzerinden geçinmeye çalışan doktorun ona hasta olduğunu kabul ettirmesidir. Eser dönemin doktorlarını ağır bir şekilde eleştirdiği için kendi döneminde birçok kişinin tepkisini çekse de Moliére'in diğer eserleri gibi oldukça başarılı bir eserdir.
4- Wolfgang Borchert-Hayır De!
Eser, II. Dünya Savaşı'na bizzat şahit olmuş bir yazarın kaleminden çıkmıştır. Yazar, çok kısa yaşamında savaşın getirdiği tüm olumsuzluklara şahit olmuş, gözlemlemiş ve eserlerinde dile getirmekten çekinmemiştir. "Hayır De!" isimli eser aslında savaş karşıtı bir manifesto. Yazar bu eserde toplumda var olan tüm sınıftan insanlara seslenir ve bu insanların birlik olarak savaşa karşı "hayır" demeleri gerektiğini söyler. Daha sonra eğer hayır demezlerse şahit olacakları görüntüleri kendi tecrübesiyle de tasvir eder. Kısa olmasına rağmen önemli bulduğum bu eser savaş karşıtı kitap okumayı sevenlerin mutlaka listesine alması gereken eserlerden biri.
5- Peyami Safa-Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Peyami Safa'nın en güzel eserlerinden biri olan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, psikolojik roman türünün en iyi örneklerindendir. Eserde küçük yaştan beri fiziksel rahatsızlığı olan birinin yaşadıklarına şahit oluyoruz ancak bu eserde önemli olan olay değil, karakterin kendi iç dünyasında yaşadığı psikolojik sıkıntılardır. Yani bu eseri önemli yapan şeyin aslında yazarın o başarılı psikolojik tahlilleri olduğunu söyleyebiliriz. Bunun sebebi Peyami Safa'nın esere kendi hayatında yaşadığı sıkıntılardan bazılarını katması da olabilir. Tüm bunlar eseri Türk edebiyatının en güzel romanlarından biri yapmaktadır.
0 Yorumlar