Yahya Kemal Neden Bu Kadar Önemli?

 


 Yahya Kemal, edebiyatımızın usta şairlerinden biridir. Duruşuyla, özgünlüğüyle, şairlik yeteneğiyle önemli bir kişidir. Yahya Kemal'in duruşunu ortaya koyan en iyi tanım Ahmet Hamdi Tanpınar'ın tanımıdır. O "Yahya Kemal yeninin ve millî olanın bayrağıydı." der. Bu tanım Yahya Kemal'in kültürümüz ve milletimiz içindeki yerini çok iyi tanımlar. Tanzimat ile beraber gelen Batı'yı örnek alma, taklit etme düşüncesi Yahya Kemal'de eski ve yeniyi bir arada tutma düşüncesi halindedir. Tanpınar bu sözünde iki şeye dikkat çeker. Bunlar "yeni" ve "millî"dir. Yahya Kemal, bu ikisini başarılı bir şekilde birleştirmiştir. Onun hem millî hem modern yönüne işaret eder. Gökalp onun için "Harâbisin harâbati değilsin, gözün mazidedir âti değilsin." diyerek geçmişe bağlı olması ve gözünün sürekli arkada olması bakımından eleştirir. Yahya Kemal ise buna karşılık olarak "Ne harâbî ne harâbâtiyim, kökü mazide olan âtiyim." diyerek gözünün eskide değil, kökünün eskide olduğunu belirtir. Buradaki "kökü mazide olan âti" sözü önemlidir çünkü bu söz aslında Yahya Kemal'i özetler niteliktedir. O eskiden ders alıp geleceğe daha iyi ve planlı bakmayı savunur. Yahya Kemal'i farklı kılan da bu dengeyi kurabilmiş olmasıdır. Bunu sadece iddia etmemesi, hareketleriyle de desteklemesi ve göstermesi onun önemini belli eder.

 Yahya Kemal yetiştiği ortam, aldığı eğitim vb. unsurlar sebebiyle özgün bir kişilik olmuştur. Tüm bu unsurlardan ve tecrübelerden faydalanarak kendini geliştirmiş ve özgün bir kişilik yaratmıştır. İnsanın karakter özellikleri önemlidir, insanı farklı kılan şeyler bunlardır. Bunlardan biri de sözü ve özünün bir olmasıdır. Yahya Kemal buna iyi bir örnektir. Ortaya attığı düşünceler boşuna değildir. Davranışları bu düşünceleri destekler niteliktedir.

 Yahya Kemal, romanlarımızla ilgili "Bizim romanımız şarkılarımızdır." der. Baktığımızda şarkılardan gerçekten de roman malzemesi çıktığını görürüz. Yahya Kemal mutlaka bir roman yazmalıyız diye kompleks yapmamıştır. Ona göre eğer Batı'daki gibi roman yazamıyorsak bu onları taklit etmemizi gerektirmez. Yahya Kemal'in özgünlüğü savunuşunu burada da görüyoruz. Bu da yine köklerine ve geçmişine değer verdiğinin kanıtıdır.

 Yahya Kemal geçmişten, tarihimizden kalan gelenekleri, adetleri bir anda yok ederek hiçe saymayı sağlıksız bulur ve buna bağlı olarak koparılan zinciri yeniden bağlamayı başarmıştır. Milletlerde devamlılığın esas olduğu fikrini yerine oturtur. Ona göre geçmişi inkâr ederek geleceği inşa edemeyiz. Yeni ve millînin bayrağı olmak da eskiyle yeninin bağını yeniden oluşturmaya dayanır. 

 Yahya Kemal'in şiirini mükemmelliyetçi yapan ilk şey Fransız parnasyenlerin şiirleridir. Şekil mükemmelliyetçiliğini oradan alır. Az sözle çok şey anlatmaya, isim sembolizasyonuna önem verir. Parnasyenlere göre sanat bir disiplin işidir. Şiir yoğun ve özlü olmalıdır. Bir kıtasını çıkarsak bile anlam bozulmamalıdır. Bu Yahya Kemal'in dikkatini çekmiştir ve benimsemiştir. İkincisi ise sembolizmin iç ahengidir. Yahya Kemal bundan da faydalanır. Bu sebeple hem sembolist hem parnasyendir. 
 Bunların yanında mükemmelliği teknik özelliklerle de sağlar. Şiirde tercih ettiği ve kullandığı vezin, aruz veznidir. O, aruzu heceden daha ahenkli bulduğu için şiirlerini aruzla yazmıştır. Onun kullandığı aruz kalıpları, Türk şiirinde yüzyıllardır kullanılmakta olan, zamanla Türkçenin yapısına uygun bir ahenk kazanan belirli aruz kalıplarıdır.

 Şiirleri, muhteva bakımından da derinlik taşımaktadır. Şiirlerinde genelde tarih, coğrafya, vatan, İstanbul, İstanbul'un Fethi, sonsuzluk, musiki, ölüm, deniz, din, gurbet, mimarî, akıncılık, Balkanlar, hürriyet gibi konuları işler. Özellikle onu bir İstanbul şairi olarak nitelendirebiliriz. 

 Yahya Kemal, Türk edebiyatı şiiri noktasında yeni bir öneri getirir. Şairlerimiz eğer Batı'yı (Fransa, İtalya vs.) örnek alacaklarsa ve ona göre şiir yazacaklarsa Batı'yı değil Yunan edebiyatını örnek almalıdırlar. Bunun sebebi ise zaten Batı'nın temelini Yunan edebiyatının oluşturmasıdır. Yahya Kemal Fransa'da bunu görmüştür. Fransa'daki şairlerin yaptığını Yunan şiirlerinin Fransızca'ya tercümesi olarak görür. Türk şiirini Arap ve Fars etkisinden çıkarıp Batı'ya yönelmek istiyorsak bunun kökeni olan Yunan edebiyatına yönelmemiz gerektiğini söyler. Divan edebiyatı ifadelerini modernleştirerek yeni şiiri oluşturabiliriz.

 Bunun yanı sıra Yahya Kemal eski şiirimizdeki en büyük kusuru dildeki kararsızlık olarak görür. Çok sade mısralar da vardır, bunun yanında çok süslü anlatımlar da vardır. Bu noktada dil konusunda bir kararsızlık yaşandığını tespit eder ve bunu bir kusur olarak görür.

 Yahya Kemal'in Türk şiiri üzerinde genel bir tesiri olduğu açıktır. Yahya Kemal'in fikirleri de şiiri vasıtasıyla kendinden sonraki nesillere geçmiş ve onları etkilemiştir.

 Sonuç olarak Yahya Kemal, geçmişimizi cumhuriyetimizle buluşturan, şiirinde işlediği tema ve fikirleriyle birçok sanatçıları etkileyen önemli bir şairimizdir. Dil, musiki, sanat anlayışı "kökü mâzide olan âti" sözüyle özetlenebilir. Özgün fikirlere sahip olması bakımından, eski ile yeni arasında dengeli bir bağ kurup kopan zincirleri yeniden birleştirmesi bakımından önemli bir kişidir. Türk şiir ve nesir sahasında kalıcı eserler vermiştir.


Yorum Gönder

0 Yorumlar